12. Engelsiz Filmler Festivali’nde son gün
Puruli Kültür Sanat tarafından düzenlenen Engelsiz Filmler Festivali, 12 Haziran’da “Kıyıda”, “Yurt” ve Kısa Film Yarışması’ndaki filmlerin Paribu Cineverse ANKAmall’daki gösterimleri ile devam etti.
12 Haziran saat 15:00’te “Spor Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni: Jørgen Leth” başlıklı konuşma gerçekleşti. Socrates Dergi ekibinden spor yazarı ve bisiklet anlatıcısı İnan Özdemir’in katılımıyla gerçekleşen etkinlik, “Cehennemde Bir Pazar” (A Sunday in Hell) filminin Goethe-Institut’ta 13.00’teki gösteriminden sonra düzenlendi.
Festival yönetmeni Kıvanç Yalçıner’in yürüttüğü söyleşide İnan Özdemir, Jørgen Leth’in her zaman kendine farklı engeller koyduğunun, sürekli yeni kurallar oluşturduğunun, sınırlar arasında yaratıcılığını konuşturmayı sevdiğinin altını çizerken, yönetmenin bisiklet sporuna yaklaşımının filmi özel kıldığını ifade etti. Bisikletin hala bir halk sporu olmasının, filmin güncel kalmasını sağladığını söyleyen Özdemir, Paris-Roubaix yarışına da ayrıca değindi.
Özdemir Paris-Roubaix yarışı hakkında, “Paris-Roubaix dünyanın bence en önemli bisiklet yarışlarından birisi. Paris’in kuzeyinden başlayarak, Belçika sınırında yer alan Roubaix’de bitiyor ve bisikletin en eski yarışlarından birisinin olmasının yanı sıra anıtlar ve taşlı yol klasikleri arasında yer alıyor. Aslında günümüzde bir çok şey hala aynı şekilde devam ediyor“ ifadelerine yer verdi.
Yönetmen Jørgen Leth’in film üretim süreci hakkında konuşan Özdemir, şu ifadeleri kullandı:
“1976’da filmi çekerken organizatörler bazı şeylere izin vermiyordu. Mesela belgeseli çekerken Jørgen Leth telsiz kullanmıyor, kameramanlarla bile iletişime geçmiyor. Ama biz filmi izlerken sanki bilinçli bir şekilde sahnelerin çekildiğini hissedebiliyoruz. Sahnelerden emin ama sürprizlere de yer bırakıyor. O yüzden filmlerinde farklı bir bakış açısı var. Ayrıca arşiv görüntülerini kullanması da farklı bir gerçeklik katıyor”
ULUSAL UZUN FİLM YARIŞMASI FİNALİSTLERİ SEYİRCİYLE BULUŞTU
Festivalin altıncı gününde Ulusal Uzun Film Yarışması’nda yarışan “Kıyıda” (On the Shore) filminin yönetmeni, senaristi Büşra Bilginer ve oyuncu Şimal Emür seyirciyle buluştu.
Gösterimden sonra Engelsiz Filmler Festivali Program Koordinatörü Kaan Denk tarafından yürütülen söyleşide ilk sözü alan Büşra Bilginer, Üniversite 1. sınıfta filmi yazmaya başladığını ve kendine bir zaman belirlediği belirtti. Farklı kadınların hikayesini anlattığı bir film çekmeyi istediğini, aynı acıyı hisseden ama farklı yaraları yaşayan kadınları öne çıkarmak istediğini ifade etti.
Senaryoyu yazarken sahnelerin belli olduğunu, Antalya’da büyüdüğü için mekanları çok iyi tanıdığını belirtti. Filmde geçen mekanların filmde yer alan herkes için anısı olduğunu söylerken, düşük bütçe ile filmi çekmeye çalıştıklarını ve filmi iki kere çekmek zorunda kaldıklarını söyledi. Bu durumun ise bir şans olduğunu, 2 kere çekmiş olsa bile şu an izlediğinde bile bazı sahneleri değiştirmek istediğini belirtti.
Söyleşinin devamında ise filmin oyuncularından Şimal Emür, sürecin çok keyifle geçtiğini, projeye dahil olma sürecinin ise yönetmenin kendisiyle iletişime geçerek başladığını ifade etti. Deniz karakterine çalışırken süreci yönetmen ile beraber yönetmek istediğini, onun hayalini yansıtmaya önem verdiğini ifade etti.
21.00 seansında Ulusal Uzun Film Yarışması’nda yer alan “Yurt” (Dormitory) filmi sinemaseverlerle buluştu. Gösterimden sonra sinema yazarı Ekrem Buğra Büte tarafından yürütülen söyleşiye “Yurt” (Dormitory) filminin yönetmen ve senaristi Nehir Tuna konuk oldu.
Yapım süreci hakkında konuşan Tuna, filmin otobiyografik bir hikaye olduğunu, uzun bir süre yurtta kaldığı için bunu hikayeleştirmek istediğini belirtti. Yurtta yalnız ve izole anlarında sinema ile tanıştığını söyleyen Tuna, yurtta kalan kişilerin filmi izleyince kendinden bir parça bulduğunu ifade etti. Filmi çok insancıl ve hoşgörülü bir yerden gördüğünü ve böyle bir şeye hizmet etmesini istediğinin altını çizerken, filmin siyah beyaz olmasının nedenini ise hayallerinin de aynı bu film gibi renksiz olmasından dolayı tercih ettiğini ifade etti.
KISA FİLM YARIŞMASI FİNALİSTLERİ BEYAZPERDEDEYDİ
Festivalin altıncı gününde Kısa Film Yarışması’nın üçüncü bölümündeki “Onun Kalesinde” (In His Fortress), “Sonunda” (At Last), “Doğruluk mu, Cesaret mi?” ( Shtander, Shatander Katya!) filmleri gösterildi.
Gösterimden sonra Puruli Kültür Sanat Derneği Proje Yöneticisi Ezgi Yalınalp tarafından yürütülen söyleşide ilk olarak Onun Kalesinde (In His Fortress) filminin yönetmen ve senaristi Yasemin Demirci sözü aldı. Demirci, babasının vefatından 3 ay sonra filmi çekmeye karar verdiğini, film çekim süresi boyunca zorlandığı şeyin konunun çok kişisel bir hikaye olması ve mahrem bir konuyu açıyor gibi hissettiğini ifade etti. Oyuncuların hepsinin yakın arkadaşı olduğunu ve severek projeye dahil olmak istediklerini söyleyen Demirci, film çekimlerini 4 günde, senaryoyu ise 1 günde tamamladığını belirtti.
Söyleşide Kısa Film Yarışması’ndaki “Sonunda” (At Last) filminin ekibinden ise filmin yönetmen ve senaristi Resmiye Emir katıldı. Emir, hayatın içindeki küçük intikam öykülerini sevdiğini ve bundan yola çıkarak bu filmde sıkışıklık hissini anlatmak istediğini belirtti. Filmde sıra dışı sürprizlerin olduğunu, film çekiminde ise İstanbul’un farklı noktalarını kullandığını söyleyen Emir, ekiple beraber kalabalıkta hareket etmenin zor olduğunu fakat yine de çekimleri 4 gece gibi kısa bir sürede çektiklerini belirtti.
Kısa Film Yarışması’nın üçüncü bölümünde söyleşiye katılan “Doğruluk mu, Cesaret mi?” (Shtander, Shatander Katya!) filminin yönetmen ve senaristi Alexandra Shadrina, filmin aslında öğrenci projesi olduğunu ve okul yılı boyunca projeyi düşünme fırsatı olduğunu belirtti. O atmosferi şiirsel bir anlatımla göstermeye çalıştığını söyleyen Shadrina, çekim esnasında Estonya’da festivale denk geldiklerini ve bu yüzden bazı zorluklar yaşadıklarını ifade ederken, zorluklara rağmen yine de çok güzel bir süreç geçirerek 5 gün gibi kısa bir sürede filmi tamamladıklarını söyledi.
ÖDÜLLER BU AKŞAM VERİLECEK
Ulusal Uzun Film Yarışması jüri üyeleri, kategorisini belirledikleri bir ödül ile birlikte ‘En İyi Yönetmen’ ve Jüri Ödülleri’nin sahiplerini seçerken, ‘Seyirci Ödülü’nün sahibini ise her yıl olduğu gibi gösterimler sonrası kullandıkları oylarla izleyiciler belirledi. Seyirciler oylarını Braille alfabesi ile basılan pusulalarla da kullanabildiler.
Kısa Film Yarışması jüri üyelerinin belirledikleri ve 1000 dolar ile desteklenecek ‘En İyi Film’ ödülü ile birlikte ‘En İyi Yönetmen’ ödülü, ‘En İyi Senaryo’ ödülü, ‘Jüri Özel ödülü’ ve yine izleyici oylarıyla belirlenen ‘Seyirci Ödülü’nü kazananlar 13 Haziran Perşembe saat 19:30’da Goethe-Institut’ta düzenlenecek ve sunuculuğunu Ege Kayacan’ın yapacağı ödül töreninde açıklanacak.
(KÜLTÜR SANAT SERVİSİ)